| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | for hours zf. | saatlerdir | ||
|
Whether watching television for hours will indeed produce a healthier nation is very much to be doubted. Saatlerce televizyon izlemenin gerçekten de daha sağlıklı bir ulus yaratıp yaratmayacağından şüphe etmek gerekir. More Sentences |
||||
| Genel | for hours zf. | saatlerce | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | last for many hours f. | saatlerce sürmek |
| Genel | be out in the cold for hours f. | saatlerce soğukta dışarıda kalmak |
| Genel | last for 3 hours f. | 3 saat sürmek |
| Genel | for 24 hours zf. | yirmi dört saat |
| Genel | for 24 hours zf. | gece gündüz |
| Genel | for hours at a time zf. | saatler boyunca |
| Phrases | ||
| İfadeler | for hours on end expr. | saatlerdir |
| İfadeler | for hours on end expr. | saatlerce |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | for a couple of hours expr. | birkaç saatliğine |
| Konuşma Dili | for a couple of hours expr. | birkaç saattir |
| Konuşma Dili | for a couple hours expr. | birkaç saatliğine |
| Speaking | ||
| Konuşma | I used to read book with my sister for hours expr. | ablamla saatlerce kitap okurduk |
| Konuşma | I used to read book with my sister for hours expr. | ablamla saatlerce kitap okurdum |
| Konuşma | it has snowed for two hours expr. | iki saattir kar yağıyor |
| Konuşma | it has snowed for two hours expr. | kar iki saattir yağıyor |
| Konuşma | I waited three hours for you to call me expr. | üç saat beni aramanı bekledim |
